24 Mayıs 2011 Salı

Terezin • Prag

 
Trezin'deyiz... Kırmızı metro hattının Nadrazi Holosevice durağında inip, yukarıdaki ana otobüs durağı Florenc garından 1 saat kadar sürüyor. Bu kamp Nazilerin aldıkları savaş esirlerinin ilk toplandıkları kamp.
 

Sapsarı papatya bahcesinden geçip başka bir dünyaya giriyoruz. Kampın girişinde, hayatını kaybedenler için yapılmış anıt mezarlar var.
 


Kimseler konuşmuyor, gülmüyor... Prag'ın insanı kendine aşık ettiren havasından bir anda sıyrılıyor ve buranın sessiz çığlığını duyuyuoruz.



 
Toplama kampının girişinde yazan bir slogan vardı. Anlamını o an bilmediğim ama buna rağmen beni çok etkileyen duvarın fotoğrafını çekerken merak etmiştim, gelir gelmez araştırdım. Arbeit Macht Frei. Çalışmak özgür kılar. Böyle diyorlar...

 
Avluda, hücreler görülüyor. İnsanlar, bu dar ve sıkışık hücrelerde, 100 kişi kalıyorlarmış. Tahta ranzalar, ortada bir uzun masa, köşede ufak bir lavabo, küçük bir kapı ve içeride minicik havasız bir tuvalet deliği.



Terezin Kampı bir geçiş istasyonu olarak kullanılmış. Tutuklular, buradan Nazi mahkemelerine, cezaevlerine, başta Aauschwitz olmak üzere avrupadaki diğer esir kamplarına yollanmışlar. Savaşın sonlarına doğru ise kampta başgösteren tifüs salgınında Naziler hiçbir önlem almamış. Hatta Almanlar, 1945 yılında Rus birlikleri kampa ulaşmadan bir kaç hafta önce tutukluları kaderlerine terkederek kamptan ayrılmış.



Terezin Kampı 18. yüzyılın sonlarında zindan olarak kurulmuş. Adını İmparotoriçe Mariya Trezya’dan alıyor. Uzunca yıllar bu şekilde kullanılmış. 1940 senesinde Nazilerin eline geçmiş. Dünyanın en "uzun" tüneli olarak da bilinen, gidildikçe bitmeyen tünelde biz de neredeyse kayboluyorduk. 

Terezin Kampı'nın atmosferi ve içimizi kaplayan o duyguları fotoğraflarla anlatmaya çalıştım. Yolunuz Prag'a düşerse, görmeniz gereken bir yer olduğunu söylemeliyim...


1 yorum: